Bu kez eski başdanışman devrede: Kıbrıs'ı bir kez daha kurtarmak kaçınılmaz görünüyor

19 Nisan 2025

Güncelleme: 19 Nisan 2025

A
A

"Başörtüsü krizi" sonrası Kıbrıs Türk toplumunu hedef alan bir yazı da eski başdanışmandan geldi.

ZgotmplZ
Aydın Ünal, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı Danışmanlığı, Başbakanlık müşavirliği, Başbakan Başmüşavirliği ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevlerinde bulundu. 25 ve 26. Dönemlerde Ankara Milletvekili seçildi.

Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Oktay Saral, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik ifadelerinin ardından bu kez eski başdanışman ve eski AK Partili Milletvekili Aydın Ünal tartışma konusu olan bir yazı kaleme aldı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Oktay Saral, Başbakan Ünal Üstel'in Meclis'teki bir din görevlisinin görevden alınması ve Kıbrıslı Türklere yapılan hakaretlere yönelik açıklamalarının yer aldığı konuşma videosunu paylaşarak, "KKTC'nin Boşbakanı, hoş konuşmamış boş konuşmuş. İmam efendi, başörtüsü düşmanlığı mı yapmalıymış... Yazık çok yazık, şu Kıbrıs'ı bir türlü Rum'luktan kurtaramadık." yorumunda bulunmuştu.

"İHANET..."

Kıbrıslı Türklerin "yanlış bir Batılılaşma" ideolojisi altında kimliklerini kaybettiklerini ve Kıbrıs'ın içeriden işgal edildiğini savunan Ünal, "başörtü" meselesi ile başlayan eylemleri de "Türklüğe, Müslümanlığa, Kıbrıs mücadelesine apaçık ihanet" olarak niteledi.

Aydın Ünal, "51 yıl sonra Kıbrıs’a bir kez daha 'Barış Harekatı' yapmak, Kıbrıs’ı kurtarmak kaçınılmaz görünüyor." ifadelerini kullandı.

Ünal'ın Yeni Şafak gazetesindeki dünkü köşesinde "Kıbrıs aynasında Türkiye" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

"KKTC, son yıllarda farklı tartışmalarla gündemimize geliyor. İsraillilerin Ada’dan toprak alması, seçimler, kumarhaneler, üniversiteler ve en son da başörtüsü tartışmaları.

KKTC’de bir şeyler oluyor. Ada’nın Batı’ya öykünen, Batılılar gibi düşünmek, onlar gibi yaşamak ve onlara entegre olmak, hatta asimile olmak isteyen kesimi ülkeyi başka bir noktaya taşıyor. AB vatandaşı olmak, Schengen vizesine kavuşmak, o yıllardır öykündükleri Batı ile 'kucaklaşmak', o potada eriyip gitmek için can atıyor, Rumlarla aradaki sınırın kalkmasını istiyorlar. O kadar ki, Türkiye’nin Ada’da işgalci olduğunu açık açık savunmaktan, Büyükelçiye “defol” demekten bile artık kaçınmıyorlar.

Rumlar, 51 yıl önce soykırım yapmak istedikleri Türkleri bağırlarına basarlar mı? Tıpkı Rumlar gibi, 'bakın biz de sizin gibiyiz' deme amaçlı alkol kullanmak, domuz eti yemek, 'modern' giyinmek Rumları ikna eder mi? Dine değil de, İslam’a mesafe koymakla, ultra-laik görünmekle, başörtüsüne alerji duymakla Rumların sempatisi kazanılır mı? Daha da ileri gidelim: Türkler dinlerinden çıkıp 'Hristiyan olduk' dese Rumlar, Batılılar, kucaklarını açar mı?

Batı’nın laikliğinin de, sekülerliğinin de, aydınlanmasının da, uygarlığının da Hristiyanlıktan doğduğunu, Hristiyanlık ile şekillendiğini, Haçlı değerlerini hala sımsıkı muhafaza ettiğini, Rumların ise dinleri konusunda çok daha tutucu olduğunu Kıbrıslı Türklere kim anlatacak?

Dışardan bakınca çok zavallıca, acınası bir durum değil mi? İşgalcisine, azılı hasmına, celladına aşık olmak değil mi bu?

Kıbrıs, tamamen yanlış bir Batılılaşma ve modernleşme ideolojisi altında çürüyor, çözülüyor, kimliğini, benliğini kaybediyor. Dışardan işgal edilemeyen Kıbrıs, akan onca kana, onca şehide rağmen şimdi içerden işgal ediliyor."

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar

İlginizi Çekebilir