İstiklal Marşı 101. yılında: KKTC'nin milli marşı nasıl oldu?

12 Mart 2022

A
A

Türk Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin milli marşı olan İstiklal Marşı kabulü üzerinden 101 yıl geçti. Kıbrıslı Türkler İstiklal Marşı'nı nasıl kabul etti? İşte tüm ayrıntılar...

ZgotmplZ

Haber Merkezi: İrşad Esen

1921 yılında yapılan yarışmaya 724 eser katılmış ama Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı eser, 12 Mart 1921'de TBMM'de İstiklal Marşı olarak kabul edilmişti. Bestesi Osman Zeki Üngör'e ait olan İstiklal Marşı'nın orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapıldı.

İSTİKLAL MARŞI KABULÜNÜN 101. YILINDA KUTLANIYOR

Milli birlik ve beraberliğin yanı sıra bağımsızlığımızı anlatan İstiklal Marşı, Anadolu'da Millî Mücadele'nin devam ettiği sırada Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınmış, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 101 yıl önce milli marş olarak kabul edildi.

TATAR'DAN KUTLAMA

 Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Anavatan Türkiye kadar KKTC için de kutsal olan bağımsızlık marşımız İstiklâl Marşı; özgürlüğü, bağımsızlığı şiar edinmiş Türk ulusunun atalarından aldığı ve gelecek nesillere emanet edeceği kutsal bir anlayışın nişanesidir. Türk milletinin özgürlük mücadelesinde, milli ve manevi cephenin güçlenmesine katkı koyan; bize milli marşımızı, Türk edebiyatına ise ölümsüz eserler kazandıran şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ve tüm şehitlerimizi bu vesileyle bir kez daha rahmetle anarken; KKTC, Anavatan Türkiye ve tüm Türk ulusunun her daim omuz omuza olacağının altını çizmek istiyorum.” mesajını paylaştı.

TÖRE: MİLLETİMİZ SONSUZA DEK BAĞIMSIZYAŞAYACAK

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, “İstiklal Marşımızda en güzel ifadesini bulan birlik, beraberlik, bağımsızlık gibi ortak değerlerle, gelecek için çalışmaya devam eden milletimiz, sonsuza dek bağımsız olarak yaşayacaktır” dedi.  

İşte İstiklal Marşı'nın kabulü ve yazarı Mehmet Akif Ersoy'un hayatı hakkındaki bilinmeyenler…

İSTİKLAL MARŞI’NI TÜRK MİLLETİ’NE ARMAĞAN ETTİ

Mehmet Akif Ersoy’un en önemli eseri olan “Safahat”, 7 kitaptan oluşmaktadır. 1911 yılında yazdığı birinci bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini; 1912 yılında yazdığı “Süleymaniye Kürsüsünde” adlı ikinci kitapta, Osmanlı aydınlarını işlemiştir. 1913’de Safahat’ın üçüncü bölümü olan “Halkın Sesleri”ni ve 1914 yılında dördüncü bölüm “Fatih Kürsüsünde”yi yazdı. Ardından 1917 tarihli “Hatıralar” ve I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli “Asım”ı yazdı. Son ve 7. bölüm olan “Gölgeler”i 1933 yılında yazdı. Şiirlerinin toplu olarak yer aldığı 7 kitaplık eserine “İstiklal Marşı”nı koymayarak bu eserini Türk Milleti’ne armağan etmişti.

Başlangıcı 1911 olan “Safahat”, 1933 yılında tamamlandı. Özmer Ziya Doğrul, Mehmet Akif Ersoy’un kitaplarına almadığı şiirlerini de ekleyerek eseri, 1943 yılında tekrar yayımladı. Ardından 1987 yılında M. Ertuğrul Düzdağ, eseri önceki baskıları arasındaki farkı gösteren yeni bir basımını yaptı. “Kur’an’dan Ayet ve Hadisler” ve “Mehmet Akif Ersoy’un Makaleleri” adlı çalışmaları da ölümünden sonra yayımlanmıştır.

İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ SÜRECİ…

Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla Maarif Vekaleti, 1921’de bir güfte yarışması düzenlemiş, söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştır. Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine, Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda yazdığı ve İstiklal Harbi’ni verecek olan Türk Ordusu’na hitap ettiği şiirini yarışmaya koymuştur. Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Âkif’in yazdığı şiir coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur. Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiştir.

KKTC'NİN MİLLİ MARŞI NASIL OLDU?

İbrahim Aslan'ın Kıbrıs Türkleri ve İstiklal MAtşı isimli kitabında yazılanlara göre; 1878’de Osmanlılardan kiraladıkları Kıbrıs adasında yavaş yavaş yönetimi elealan ve İngiliz sömürge sistemini yerleştiren İngiltere, İngiliz milli marşını da Kıbrıs Türklerine dayattı.

Okullarda ay-yıldızlı bayrağa ve sembollere,kırmızı beyaz nesnelere ve her türlü objeye İngizlerin getirdiği yasak, KıbrısTürklerinin Türklük duygularını daha da kamçılar. Türk Kurtuluş savaşı sırasında 12 Mart 1921’de TBMM’nin Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı milli marş olarak kabul etmesi Kıbrısta’da heyecan uyandırır. İngiiliz sömürge yönetimi altında bulunmasına rağmen Kıbrıs Türkleri İstiklal 0arşı’ndanhaberdar olur ve Kıbrıs Türk mecmularından İrşad Dergisi de 1 Nisan 1921 tarihli sayısında İstiklal Marşı’nın tam metnini yayınlar.

Kıbrıs Türkleri 1974 Barış Harekatına kadar ay yıldızlı bayrakları ve İstiklal Marşı’nı istedikleri gibi istedikleri an kullanamazlar. İngilizlerin  baskısı sebebiyle kimi yerli milli marşlarını veya milli marş olarak benimsedikleriTürkiye’nin gençlik marşı başta olmak üzere çeşitli marşlarını sözsüz ıslıklarla söylediler.

KKTC'nin ilanından sonra Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın arzusuyla ulusal marş yarışması açılır ve bu yarışmada sözlerini Osman Güvenir’in yazdığı, bestesini Yılmaz Taner’in yaptığı marş birincigelmişse de KKTC’nin milli marşı olarak İstiklal Marşı’nda karar kılınmıştır.

Mehmet Akif Ersoy

 

MEHMET AKİF ERSOY KİMDİR?

20 Aralık 1873’te İstanbul’da doğan Ersoy’ın babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Devleti’ne bağlı Arnavutluk’un İpek kazasına bağlı Şuşise Köyü’nden İstanbul’a gelmişti. Ersoy’un annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi’nin kızı olarak Samsun’da doğmuştu. Mehmet Tahir Efendi, ona ebced hesabıyla doğduğu yıl olan 1290’a karşılık gelen Rağıf ismini vermişse de çevresi tarafından Akif olarak çağrıldı. Akif dışında bir de Nuriye adında bir kızları bulunuyordu.

Mehmet Akif, İstanbul’da Fatih’in Sarıgüzel semtinin Nasuh Mahallesi’nde doğdu. Çocukluğu Osmanlı Devleti’nin “hasta adam” olarak nitelendirildiği döneme denk geldi. 1878 yılında, Akif 4 yaşındayken Fatih’de Emir Buhari Mahalle Mektebi’ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi’ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı.

Babasının yazın Emin Paşa’nın çocuklarına ders vermesi sebebiyle Emin Paşa’nın çocukları ile arkadaşlık kurdu. Mehmet Akif, 1882 yılında ilköğretimini tamamlayarak Fatih Merkez Rüştiyesi’ne başladı. Ayrıca Fatih Camii’nde Esad Dede’nin İran Edebiyatı derslerine katılıyordu. Lise eğitiminde Mülkiye’nin İdadi bölümünde başladıktan sonra yüksek kısmına geçti. Kısa bir süre sonra evlerinin yanması ve babasının vefatı sebebiyle okula devam edemeyip sivil veterinerlik okulu olan Baytar Mektebi’ne geçti. Şiirle ilgisi bu dönemde başlayan Mehmet Akif, ilk şiirlerini bu dönemde yazmaya başladı.

İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal.

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar