"Rüşvet istendiğinde odada 4 kişiydik, tanığa rağmen suç unsuru bulamamışlar"

İş insanı Redif Nurel, “tanığının olmasına rağmen” Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ve Bağımsız Milletvekili Hasan Tosunoğlu’nun kendisinden “rüşvet” istedikleri iddiasına ilişkin savcılığın suç unsuru bulunamadığı kararına vardığını açıkladı.

Bunun karşısında, iddiaları nedeniyle kendisine zem ve kadih (hakaret ve sövme) davası okunduğunu anlatan Nurel, “rüşvet” tanığı olmasaydı bir de hapis cezası almakla karşı karşıya kalacağını söyledi.

Temmuz 2023'te Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevinden ve parti üyeliğinden istifa eden Redif Nurel, Aralık 2022’de Ada TV'de katıldığı bir programda, Fikri Ataoğlu ve o dönem Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanı olan Hasan Tosunoğlu'nun, Kalkınma Bankası'ndan almak istedikleri kredi karşılığında kendisinden 2.5 milyon TL rüşvet istediğini ileri sürmüştü.

Halkın Partisi, Nurel’in iddialarının ardından hem Başsavcılığa hem de polise suç duyurusunda bulunmuş, Nurel ve görgü tanığı polise ifade vermişti.

İddiaların ardından Fikri Ataoğlu’nun da Polis Genel Müdürlüğü nezdinde, Redif Nurel hakkında suç duyurusunda bulunarak yasal işlem başlattığı açıklanmıştı.

Dün akşam Ada TV’de yayımlanan “Masada” programında MYKibris.com Haber Müdürü Ramazan Adnan’ın sorularını yanıtlayan Redif Nurel, Demokrat Parti’den sonra milletvekilliğinde de istifa kararı alan Tosunoğlu ve o dönemki “rüşvet” iddialarına ilişkin konuştu.

“Rüşvet” konusunun konuşulduğu odada, Fikri Ataoğlu ve Hasan Tosunoğlu ve kendisi ile birlikte tanık olarak o dönemde Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı, Bakanlık Müdürü Orsel Neşe’nin olduğunu aktaran Nurel, yaşananları şöyle anlattı:

“Orsel Neşe’yi aradım ve ‘Bunları çıkıp söylersem, polis gelirse ne söyleyeceksin?’ dedim. ‘Mahkemeye gittiğimde Kur'an'a el basacağım, yalan söyleyemem ben. Doğruyu söyleyeceğim.’ yanıtını verdi. Ben de çıktım televizyona açık açık söyledim. Polis Orsel Neşe’ye gitti ve o da ‘Ben yalan söyleyemem, gözümün önünde istediler.’ diye ifade verdi.

Ama savcılık geçerli suç unsuru bulamamış. ‘Muteber bir beyefendiye hakaret edip, toplum önünde küçük düşürmüşüm’ diye bana zem ve kadih davası okudular. Orsel Neşe’nin içinde Allah korkusu olmasaydı ve o ifadeyi vermeseydi ben bugün hapis yatacaktım.”