
Türkiye - Yunanistan arasında "deniz haritası" savaşları
18 Nisan 2025
Güncelleme: 18 Nisan 2025
Yunanistan'ın açıkladığı Mekansal Deniz Planlaması (MDP) haritasına Türkiye'nin tepkisi, iki ülke arasında gerilime neden olurken; Türkiye, kendi MDP'sini hazırlayıp BM'ye sunmaya hazırlanıyor.

Haber Merkezi
Yunanistan'ın Avrupa Birliği (AB) mevzuatı gereğince açıkladığı "Mekansal Deniz Planlaması" haritasını Türkiye'nin kabul etmemesi, iki ülke arasında yeni bir tartışmanın çıkmasına neden oldu.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın, önceki gün açıkladığı ve “ilk kez deniz alanlarını organize edecek kuralları belirlemesi” nedeniyle önemli olduğu belirtilen Deniz Mekansal Planlaması'na (DMP) ilişkin yaptığı açıklamada, “Yunan devletinin, ulusal hukuktan ve Avrupa Birliği'nin (AB) 2014/89 nolu kararından kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirerek ilk kez deniz alanlarının detaylı kullanımını belirlediği” öne sürüldü.
Yunanistan kıta sahanlığının potansiyel en dış sınırlarının ilk kez bir AB metnine girdiğine işaret edilen açıklamada, Yunanistan'ın Ege Denizi'nde kara sularını 12 deniz miline çıkarma hedefine de değinilerek, bunun Yunanistan'ın, uluslararası hukuktan kaynaklanan kurallar çerçevesinde ulusal çıkarlarına uygun düştüğü zamanda kullanma hakkını saklı tuttuğu bir hak olduğu iddia edildi.
Yunan haritasının Türkiye'nin olası bir tepkisine neden olabileceği belirtilen açıklamada, "Fikir ayrılığı içinde olmamız müzakere etmememiz anlamına gelmez." ifadesi kullanıldı.
TÜRKİYE KENDİ MDP'SİNİ BM'YE SUNACAK
Yunanistan'ın haritalarına tepki gösteren Türkiye, yakında kendi mekansal deniz planlamasını tamamlayıp Birleşmiş Milletler'e (BM) sunacağını açıkladı.
BBC Türkçe'de yayımlanan habere göre, son dönemde taraflar arasında retoriğin sertleşmesi, silahlanmanın artması, Kıbrıs ile Yunanistan arasındaki deniz altı kablo projesi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından üst düzey iş birliği konsey toplantısının ertelenmesi gibi gelişmeler, 2023'ten itibaren ivme kazanan Türk-Yunan normalleşme sürecinin bundan sonraki aşamaları açısından soru işaretlerini beraberinde getiriyor.
Mevcut gerilim unsurlarına karşın her iki taraftan da temkinli açıklamalar geliyor.
TÜRKİYE HARİTAYA TEPKİLİ
Türkiye, bu haritalara resmi tepkisini Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla verdi.
Türkiye Cumhuriyeti (TC) Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan ile sorunların "uluslararası hukuk" çerçevesinde çözülmesinin arzulandığını vurguladı.
TC Dışişleri Bakanlığı'nın 16 Nisan'da yaptığı açıklamada, "Yunanistan tarafından AB mevzuatı gereği ilan edilen 'Deniz Mekansal Planlaması'nda (DMP) belirtilen alanların bir kısmı, Ege Denizi'nde ve Doğu Akdeniz'de ülkemizin deniz yetki alanlarını ihlal etmektedir." denilerek, Yunanistan tarafından Avrupa Birliği (AB) mevzuatı gereği ilan edilen "Deniz Mekansal Planlaması"na ilişkin, "Yunanistan'ın tek yanlı tasarruflarının ve iddialarının ülkemiz açısından hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağını bir kez daha vurguluyoruz." ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye, Yunanistan'la ilişkilerinde her iki tarafın da sürdürmek istediği ruhu yansıtan 7 Aralık 2023 tarihli Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi çerçevesinde sorunların uluslararası hukuk, hakkaniyet ve iyi komşuluk temelinde çözümü için samimi ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğine dair tutumunu muhafaza etmektedir. Ülkemizin hazırladığı Deniz Mekansal Planlaması da UNESCO ile Birleşmiş Milletlerin ilgili birimlerine iletilmektedir."
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Yerapetritis de aynı gün, "Bizim eğilimimiz Yunan-Türk diyaloğunun devam etmesi. Hiçbir komşu ülkeyle düşmanca ilişkiler istemiyoruz." dedi.
MEKANSAL DENİZ PLANLAMASI NEDİR?
Türkiye ile Yunanistan'ı karşı karşıya getiren "mekansal deniz planlaması" anlaşmazlığı AB Komisyonu'nun 2014'te kabul ettiği bir yönergeye dayanıyor.
AB Komisyonu, deniz ekonomilerinin sürdürülebilir büyümesi, deniz alanları ve kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını sağlamak amacıyla 2014 yılında Mekansal Deniz Planlama (MDP) yönergesini kabul etti.
Yönerge, denizlere ve okyanusa kıyısı olan 22 üye devlete ulusal bir plan geliştirme zorunluluğu getiriyor.
Yunanistan, 2021 yılına kadar hazırlayıp onaylaması gereken MDP'yi AB Komisyonu'nun baskısına rağmen geciktirdi.
Komisyonunun yaptırım tehdidi üzerine MDP'yi 16 Nisan'da onaylayan Yunanistan, ilgili haritaları da böylece kayda geçirdi.
Uluslararası hukuk açısından bağlayıcılığı olmasa da MDP ve onaylanan haritalar, Yunanistan'ın Ege Denizi'ne ilişkin iddialarının resmi bir ortamda belgelenmesi açısından önem taşıyor.
MDP kapsamındaki haritanın en büyük özelliği, Türkiye'nin hep karşı çıktığı 1997 tarihli Sevilla haritasını büyük ölçüde yansıtıyor olması.
Yunanistan'ın Ege ve Akdeniz'deki maksimum deniz sınırlarını çizen harita, aralarında Meis'in de olduğu tüm Yunan adalarının kıta sahanlığına sahip olduğu tezini işliyor.
Yunanistan'ın BM Deniz Sözleşmesi uyarınca karasularını 12 mile çıkarma hakkı olduğunu kaydetmesine rağmen MDP haritası, Ege'de altı millik bir deniz sınırı çiziyor.
Öte yandan Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM), Türkiye'nin çevre denizlerinden azami yararlanmasını hedefleyen Deniz Mekansal Planlamasına (DMP) ilişkin ilk akademik çalışmayı yayımladı.
Türkiye açısından deniz mekansal planlamasında somut ve stratejik bir adım anlamına geldiği belirtilen DMP haritası, bilimsel çerçevede hazırlanmış olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi görüşünü yansıtmıyor.
İKİ ÜLKE BİRBİRİNİ NE İLE SUÇLUYOR?
Türkiye, Yunanistan'ı "maksimalist" bir yaklaşımla Ege ve Doğu Akdeniz'in tamamını kontrol etmeye çalışmakla suçluyor.
Yunanistan ise Türkiye'nin Ege'deki birçok Yunan adasının egemenliğini tanımamakla suçluyor.
Atina, Türkiye'nin son yıllarda geliştirdiği "Mavi Vatan" doktrininin yayılmacı anlayışının yansıması olduğunu iddia ediyor.
KIBRIS'TA KABLO PROJESİ
Mekansal deniz planlamasının yanı sıra son dönemde yaşanan diğer bazı gelişmeler, Ankara-Atina arasında yürütülen normalleşme sürecinin tehlikeye girip girmediği sorularına neden oldu.
İki taraf arasında manşetlere çok çıkmasa da yaşanan bir diğer sorun, Yunanistan ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Akdeniz'in altında geçirmek istedikleri deniz altı kablolu elektrik bağlantısı.
Great Sea Interconnector (GSI) olarak bilinen proje, Yunanistan'ın Girit adasından Kıbrıs'a, oradan da İsrail'e deniz altından elektrik iletimini içeriyor.
Yunanistan, deniz tabanında yapılacak çalışmaların uluslararası hukuka uygunluğunu gündeme getirirken Türkiye ise projenin kendi deniz yetkilendirme alanından geçtiğini ve izin alınmadan yapılamayacağını kaydediyor.
Yunan basını geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin tepkisi nedeniyle projenin yaşama geçmesinin ertelendiğini yazmıştı.
TÜRK - YUNAN TOPLANTISI ERTELENDİ
Ankara ile Atina arasında bu ay yapılması öngörülen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konsey toplantısı da ertelendi.
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis başkanlığında yapılması planlanan toplantı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından Atina tarafından ertelenmişti.
BBC Türkçe'nin haberinde, konsey toplantısının, Türkiye ile Yunanistan arasında 2023'ten itibaren ivme kazanan normalleşme sürecinin en önemli ve en üst düzey mekanizması olduğu belirtildi.
İki ülkenin önceki toplantılarda ticaretten ekonomiye, yatırımlardan ulaştırma ve turizme kadar birçok alanda somut işbirliği anlaşmaları yaparak, bunların bir bölümünü hayata geçirdikleri kaydedilen haberde, 7 Aralık 2023'te Erdoğan'ın ziyareti sırasında Miçotakis ile imzaladıkları Atina Bildirgesi'nin, bu normalleşmenin temel ilkelerinin ve karşılıklı anlayışın ilan edilmesi açısından büyük önem taşıyan bir belge olduğu da vurgulandı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.
Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar