Duymayan ve konuşamayan bir adamın başlattığı 75 yıllık mücadele...

13 Ekim 2024

Güncelleme: 13 Ekim 2024

A
A

Özkan Öke, Babası Nevzat Salih'in 1949 yılında Lefkoşa’da açtığı "İskemleci" atölyesinin Kıbrıs’ın zorlu yıllarında, işitme ve konuşma engeline rağmen büyük bir azimle bugünlere nasıl geldiğini anlattı.

ZgotmplZ

1949 yılından beridir Lefkoşa'nın kalbinde yer alan İskemleci Nevzat Salih'in atölyesinin başında bugün, oğlu Özkan Öke bulunuyor ve babasından devraldığı mirası, gelecek nesillere aktarıyor.

Özkan Öke, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) verdiği röportajda babası Nevzat Salih'in 1949 yılında Lefkoşa’da açtığı "İskemleci" atölyesinin detaylı hikayesini anlattı. Hikaye, Kıbrıs’ın zorlu yıllarında, bir adamın işitme ve konuşma engeline rağmen büyük bir ustalık ve azimle kendi işini kurma sürecini ve bu mesleği bir aile geleneği haline getirişini anlattı.

NEVZAT SALİH’İN HAYAT HİKAYESİ

Nevzat Salih, Baf kazasının İstinco köyünde doğmuş, ancak bebeklik döneminde menenjit geçirerek işitme duyusunu kaybetmiş. Bu nedenle konuşamayan Nevzat, okul çağında okula kabul edilmemiş. Aile, Alman Harbi döneminde Lefkoşa’ya taşındıktan sonra Nevzat, boşta kalmamak için dedesine yardım etmeye başlamış. Dedesiyle birlikte ağaç budama işleri yaparken, ahşap işçiliğine olan ilgisini keşfetmiş. Bu ilgisini geliştiren Nevzat, 16 yaşına geldiğinde kendi iskemle atölyesini açmış.

Özkan Öke, atölyenin kuruluş sürecini anlatırken babasının işine olan tutkusunu şöyle vurguluyor:

“Babam, Lefkoşa’ya yerleşince iskemleciliğe olan merakını geliştirdi ve 16 yaşındayken bu atölyeyi açtı. Atölyenin tabelasını rahmetlik amcam yazdı, üzerine bir de nal koydular uğur getirmesi için.”

ATÖLYE İLE EVİN BİRLİKTELİĞİ

1955 yılında annesiyle evlenen Nevzat Salih, eşiyle birlikte atölyeyi evle birleştirerek iş ve aile hayatını iç içe sürdürmüş. Öke, bu dönemi şu sözlerle anlatıyor:

“Atölye ile ev, iç içe bir düzen başladı. Ben bebek yaşlardayken evin kapısından çıkıp atölyenin kapısından içeri girerdim. Babamın saz ve tahtayla çalışmasını izlerdim. İşte o yaşlarda mesleği öğrenmeye başladım. Ne zaman ki aklımız erdi, önce sandalyelerin altlarını kesmeye, sonra örgü yapmaya başladık. Böylece bu iş bizim için bir yaşam tarzı oldu.”

AİLE GELENEĞİ VE DAYANIŞMA

Nevzat Salih, üç oğluna da mesleğini öğretmiş. Özkan Öke, abileriyle birlikte babasına sürekli destek olduklarını ve bu işin ailede bir gelenek haline geldiğini belirtiyor. "Babam üç oğlunu da hem okuttu hem de bu sanatı öğretti. Abilerim öğretmendi, ben bankacıydım. Okuldan veya bankadan çıkar çıkmaz atölyeye gelir, iskemle yapmaya devam ederdik. Biz bir ekip olarak çalıştık ve babamızın mesleğine olan tutkusunu paylaştık."

Özkan Öke, 1980’den 1990’a kadar bankacılık yaptığını, fakat babasına olan sevgisi ve mesleğe duyduğu bağlılık nedeniyle bankacılığı bırakarak atölyeyi devraldığını söylüyor. Babasıyla birlikte çalışmaya devam ettiklerini, babasının ustalığını hiç kaybetmediğini vurguluyor. "Babam işine aşıktı. Ben de babam kadar bu mesleğe aşık olmasaydım, bugün burada beni göremezdiniz” diyor.

MESLEĞİN TEKNİK DETAYLARI

Özkan Öke, iskemle yapımının detaylarına da değiniyor. İyi bir ustanın günde bir iskemle yapabileceğini söyleyen Öke, işin sırrının sabır ve kaliteli malzeme kullanımında olduğunu belirtiyor. İskemle yapımında geçmişte Kıbrıs’a özgü ağaçlar kullanılırken, zamanla bu ağaçların tükenmesi nedeniyle ithal ağaçlara yöneldiklerini anlatıyor. Eskiden çınar, dut, zangalak, ceviz gibi ağaçlar kullanılırken, günümüzde ithal gürgen (okşa) ağacı kullanılıyor. Ayrıca iskemlenin örgüsünde kullanılan sazın da özel bir işlemden geçtiğini ifade ediyor. Sazın Mayıs ayından Eylül’e kadar dere kenarlarından toplandığını, kurutulduktan sonra işlenerek örgüye hazır hale getirildiğini anlatıyor.

Atölyelerinde üretilen hasır iskemlelerin kalitesi ve dayanıklılığıyla öne çıktığını belirten Öke, bir iskemlenin nesiller boyu kullanılabileceğini vurguluyor. “Babamın 60 yıl önce yaptığı iskemleleri tamire getirirler. Ben onları tamir ederim ve bir 60 yıl daha kullanılabilecek hale getiririm,” diyor.

MESLEĞİN GELECEĞİ

Özkan Öke, mesleğin geleceği konusunda umutlu olduğunu ifade ediyor. Babasının pek çok kalfa yetiştirdiğini ve bu insanların hepsinin usta olduklarını, ancak bugün hayatta olmadıklarını belirtiyor. Bununla birlikte, kendisinden sonra da mesleği sürdürebilecek gençlerin olduğunu, bu yüzden içinin rahat olduğunu ifade ediyor:

“İki genç tamamen örgü yapmayı öğrendi. Bayrağı devredecek birileri var, bu yüzden huzurluyum ve mutluyum.”

DENKTAŞ İLE İLİŞKİLER

Atölye, Kıbrıs’ın siyasi liderleri için de özel bir yere sahip olmuş. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın sık sık atölyeye uğradığını anlatan Öke, Denktaş’ın annesine “Gavemi yap kızım” diye seslenerek kahve istediğini, atölye çalışanlarıyla sohbet ettiğini ve fotoğraflar çektiğini söylüyor. 

Özkan Öke, hasır iskemlelerin Kıbrıs halkı için yalnızca bir mobilya değil, kültürel bir sembol olduğunu ifade ediyor. Özellikle kırsal kesimden gelen ve maddi durumu iyi olan ailelerin çeyiz hazırlığı yaparken "yeşil iskemle" istediklerini, yeşil boyalı iskemlelerin daha pahalı ve prestijli olduğunu anlatıyor. İskemlelerin doğal yapısı sayesinde yazın serin, kışın sıcak tuttuğunu ve bu yüzden hem rahat hem de sağlıklı olduklarını belirtiyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar