"Otel çalışanı değil, binayla ilgili beyanını da değiştirdi"
24 Aralık 2024
Güncelleme: 24 Aralık 2024
İsias duruşmasında avukat Koçoğlu, ilk celsede otelde çalıştığını iddia eden kişinin çalışan olmadığının ortaya çıktığını ve binanın yana yattığına ilişkin ilk beyanının da gerçeği yansıtmadığını söyledi.
İsias Otel davasının altıncı duruşması verilen aranın ardından yeniden başladı.
Kayıpların ailelerinin dinlendiği sabahki oturum sonrası, duruşmada ailelerin avukatlarına söz verildi.
Pervin Aksoy İpekçioğlu ve Sertaç İpekçioğlu'nu temsilen konuşan Avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu, bir önceki celsede savcılık mütalaası verilmeden önce katılan vekillerin beyanda bulunması gerektiğini, ancak bunun yapılmadığına dikkat çekti.
Mahkemede, sanık müdafilerinin ısrarla binanın çekiçleme etkisiyle yana doğru yıkıldığını söylediğini belirten Koçoğlu, ancak böyle bir durum olmadığının bilirkişi raporlarından da görülebileceğini ifade etti.
Koçoğlu, ilk celsede, otelde çalıştığını iddia eden Zeynel Can isimli kişinin SGK'ya göre otel çalışanı olmadığını da dile getirerek, Zeynel Can'ın binanın yana doğru yattığına yönelik bulunduğu beyanların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Söz konusu celsede Zeynel Can'a, "bina sağa mı sola mı yattı" diye de sorduğunu, ancak buna yanıt veremediğini, daha sonra öne doğru yattığını söylediğini ifade eden Koçoğlu, “Bina kendi bacağı üzerine dönerek yattı.” dedi.
"RUHSAT SAHTE"
1998 Yönetmeliği’ne göre yapılması gereken binanın zemin etüt çalışmasının yapılmadığını ve ruhsatta sahtecilik olduğunun açık ve net olduğunu ifade eden avukat, “Binanın ikinci ruhsatı sahte… Binada 72 can öldü. Bu kadar basit.” şeklinde konuştu.
“AÇIK VE NET OLASI KAST VAR"
“Burada bilinçli taksir yok, burada açık ve net olası kast var.” diyen avukat, 1 Ocak 2023’ten sonra otelde sanıklardan ve ailelerinden hiç kimsenin kalmadığını vurgulayarak, “Olası kast burada olmayacaksa, nerede olacak? Kolon kesmediler ama asmolen döşemeyi deldiler ve merdiveni kaldırdılar… O daha büyük bir sıkıntı. Binanın statiğiyle oynadılar.“ diye konuştu.
"BİLİNÇLİ TAKSİRDE CEZA HER CAN İÇİN 3 AY 22 GÜN EDİYOR... BEN SAKİN KALAMAZDIM"
Bilinçli taksirden hüküm verilmesi halinde verilebilecek maksimum cezanın 22 buçuk yıl olduğuna işaret eden avukat, binada 72 canın hayatını kaybettiğini ve her bir can için sanıkların alacağı ceza hesaplandığında bunun 3 ay 22 güne tekabül ettiğini anlattı; “Benim yakınlarım bir depremde ölse ve her biri için öngörülen ceza 3 ay 22 gün olsa ‘Türkiye’de hukuk yoktur.’ derdim ve ben bu kadar sakin kalamazdım. Buradaki kimse sakin kalamadı.” dedi.
KASASINI ALMAYA GELEN AHMET BOZKURT'UN KAÇTIĞI HATIRLATILDI
İsias’ın yönetmeliğe uygun yapılmadığı için yıkıldığını söyleyen avukat, Ahmet Bozkurt’un binadan 3 gün ses geldiği iddialarının ve çocukların soğuktan öldüğü iddialarının da gerçekleri yansıtmadığını kaydetti. Avukat, depremden sonra kasasını almak için İsias’a gelen Ahmet Bozkurt’un kaçtığını ve teslim olmadığını belirtti.
Avukat, Mehmet Fatih Bozkurt’un da yetkili olduğuna dair belgeleri sunduğunu söyledi.
Bilinçli taksir konusunda mütalaanın objektif olarak yazılmadığını savunan avukat, Ahmet Bozkurt’un adı ve soyadı dışında başka hiçbir şeyi doğru söylemediğini, ayrıca dosyadaki kamera görüntüsünün kaybedildiğini de söyledi.
"TOPLUMDAKİ CEZASIZLIK ALGISININ YIKILMASI LAZIM"
Otelle ilgisi olmadığını iddia eden Efe Bozkurt’un Kıbrıs’tan bir kafile geleceğini nereden bildiğini de soran avukat, “Nüfusu çok az olan KKTC için 27 can ve 8 büyüğün kaybı çok ciddi bir sayı. Bu deprem nedeniyle Kıbrıs’ın bir neslinde sorun yaşanacak. Buradaki karar, Kıbrıs’ın sadece bugününü değil önündeki 30-40 senesini etkileyecek, evlatlarınıza ve geleceğimize miras olacak bir karar olacak. Toplumda bir cezasızlık algısı var. Bunun yıkılması lazım.” diyerek sözlerini noktaladı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.
Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar