TDK'da ilk: KKTC'den bilim insanı asli üye

2 Aralık 2024

A
A

Atatürk Öğretmen Akademisi Başkanı Prof. Dr. Güner Konedralı, Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu asli üyeliğine KKTC'den seçilen ilk bilim insanı oldu.

ZgotmplZ

Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) Başkanı Prof. Dr. Güner Konedralı, Türkiye'nin başkenti Ankara'da bulunan Türk Dil Kurumu (TDK) Bilim Kurulu asli üyeliğine atandı.

Konedralı yaptığı yazılı açıklamada, bu atama ile ilk defa KKTC’den bir bilim insanının Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu'nda KKTC’yi ve Kıbrıs Türkçesini temsil edeceğini belirtti.

Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu'nun 30 Kasım tarihinde yapılan toplantısına davet edilen Prof. Dr. Güner Konedralı’ya Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Osman Mert tarafından görev tebliğ edilerek Bilim Kurulu Üyelik Belgesi takdim edildi. 

Konedralı Türk Dil Kurumu çatısı altında oluşturulan “Güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu Bilim ve Uygulama Kolu”, “Terim Bilimi Bilim ve Uygulama Kolu” ve “Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Bilim ve Uygulama Kolu”nda ülkeyi temsilen çalışmalar yürütecek.

Konedralı, bu çalışmalarda KKTC’yi temsil ederek Türkoloji ile ilgili çalışmalarda rol üstlenecek.

PROF. DR. GÜNER KONEDRALI KİMDİR?

Prof. Dr. Güner Konedralı, 30 Kasım 1968 tarihinde Lefkoşa’da doğdu. İlkokul ve ortaokul öğrenimini, köyü Gönendere’de; lise öğrenimini ise Lefkoşa Türk Lisesi'nde tamamladı.

Lisans öğrenimini 1990’da Girne’deki Türk Öğretmen Kolejinde (şimdiki adıyla Atatürk Öğretmen Akademisinde) sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olarak tamamlayan Konedralı, 1990-1992 yılları arasında vatani görevini tamamlayarak sınıf öğretmeni olarak KKTC’de görevine başladı.

Aynı dönemde sırasıyla, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Ana Bilim Dalında yüksek lisans öğrenimini (1995) ve doktora öğrenimini tamamladı (1999).

Meslek yaşamına, 1992 yılında sınıf öğretmeni olarak başlayan Konedralı, 1994 yılında Atatürk Öğretmen Akademisi'nde (AÖA) akademisyenlik hayatına da başlamış ve aynı kurumda yıllarca Türkçe ve Türkçeye bağlı dersleri yürütmüştür. 2011 yılından 2022 yılına kadar AÖA Öğretmenlik Meslek Eğitimi Bölüm Başkanlığı görevini üstlenen Prof. Dr. Güner Konedralı, 23 Mart 2022 tarihinde ise AÖA Başkanlığı'na atandı.

Hâlen AÖA Başkanlığı'nı yürüten Konedralı, akademik çalışmalarını daha çok Türkçe öğretimi ve Türkçe ders kitapları ile ilgili alanda yoğunlaştırmıştır. Ayrıca, dört farklı dönemde (2006, 2008, 2010 ve 2016) Milli Eğitim Bakanlığı için Kitap Yazım Komisyonu Başkanlığı görevini de üstlenmiştir. Hâlen, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi için Türkçe programlarının oluşturulması, yenilenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin danışmanlık görevini de üstlenen Konedralı, evli ve iki kız çocuğu babası.

TÜRK DİL KURUMU

Türk Dil Kurumu kısaca TDK, Türkçe'yi incelemek ve gelişmesi için çalışmak amacıyla 12 Temmuz 1932'de Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan kurumdur. Türkiye'nin başkenti Ankara'da yer alan kurum, Türk dili üzerine çalışmaların yapılıp yayımlandığı bir merkezdir. Türk Dil Kurumu 1955'ten başlayarak çeşitli dallarda ödüller verdi. Ödüller her yıl 26 Eylül Dil Bayramı'nda Ankara'da yapılan törenle sahiplerine verilir. Ödül verilen dallar farklı yönetmeliklere göre zaman zaman değişir. 1983'te T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesine alındıktan sonra Türk Dil Kurumu ödülleri kaldırıldı.

TARİHÇESİ

Kurum "Türk Dili Tetkik Cemiyeti" adı ile 12 Temmuz 1932'de Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla, devletten bağımsız bir dernek olarak kurulmuştur. Kurumun kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Samih Rifat Bey, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri'dir.

Kurumun ilk başkanı Samih Rifat Bey'dir. Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin gereği, "Türk dilinin öz güzelliğini ve varsıllığını ortaya çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak belirlenmiştir.

Atatürk'ün sağlığında 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil siyaseti belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı için yayınlanan bildiride kurultaya yalnız uzmanların, Türkçe edebiyat öğretmenleri ile yazarların değil, halktan da dileyenlerin katılması öngörüldüğü için, yayımlanan bildiride "Kadın erkek her Türk yurttaş Türk Dili Tetkik Cemiyeti üyesidir. Kendini kurultaya çağrılmış saymalıdır" denilmişti. Kurultayın sonunda Kurumun "Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın" adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmişti.

Atatürk'ün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı araştırmaları inceleyerek, dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya yönlendirmiştir. Nitekim Türk dilinin en eski anıtları olan Göktürk yazılı metinlerin ilk iki cildi onun sağlığında yayımlanmış; 1940'larda yayın hayatına çıkabilen Divânu Lügati't-Türk ve Kutadgu Bilig gibi yapıtlar üzerinde yine onun sağlığında çalışılmaya başlanmıştır.

Daha sonra birçok cilt hâlinde ortaya çıkacak olan Tarama ve Derleme Sözlüğü'yle ilgili çalışmalar da Atatürk'ün sağlığında başlamıştır. Tarama Sözlüğü, 13'üncü yüzyılda başlayan Batı Türkçesinin eski eserlerinin taranmasıyla; Derleme Sözlüğü, Anadolu ağızlarında kullanılan kelimelerin derlenmesiyle oluşturulmuş büyük sözlüklerdir. Çağdaş Türkçenin dilbilgisi, sözlüğü, yazımı ve terimleriyle ilgili çalışmalar da Atatürk tarafından ilgiyle izlenmiştir.

Türk Dil Kurumu'nun kuruluşuyla birlikte çağdaş Türkçede Atatürk'ün öncülüğünde özleştirme akımı başlamıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra Öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartışılan bir konu olmuştur. Türk Dil Kurumu bu akımın öncülüğünü yapmayı 1983'e dek sürdürmüştür.

Atatürk, ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile malvarlığının bir bölümünü Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'na bırakmıştır. Fakat Atatürk'ün vasiyetnamesi 1983'te bu kurumlar devletleştirilerek çiğnenmiştir.

Türk Dil Kurumu, 1940'ta Bakanlar Kurulu kararıyla "kamu yararına çalışan dernekler" statüsü kazandı. 1951'de Demokrat Parti iktidarının bütçe görüşmeleri sırasında kurumun ödeneğinin kesilmesine karar verildi.

Bir başka önemli yapı değişikliği 1982-1983 yıllarında gerçekleştirilmiştir. 1982'de kabul edilen ve şu anda da yürürlükte olan Anayasa ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, bir Anayasa kuruluşu olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altına alınarak devletleştirilmiş ve dernek tüzel kişiliklerine son verilmiştir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar