Tatar'dan Arıklı'ya cevap: Elektrik hatlarının entegre edilmesi görüşüldü

15 Eylül 2024

Güncelleme: 16 Eylül 2024

A
A

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, iki devletli çözüm politikasında çelişki içinde olmadıklarını, çelişki içinde olanın Rum tarafı ve onlara destek verenler olduğunu savundu. Bakan Erhan Arıklı, 3D'nin yanına kabloyla elektriğin de eklenmesini istemişti.

ZgotmplZ

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs konusunda ortaya konulan iki devletli çözüm politikasının doğru ve haklı olduğunu vurgulayarak, bu yoldan geri adım atılmayacağını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, KKTC’nin izlediği iki devletli çözüm politikasının, Kıbrıs Türk halkının çoğunluğu ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklendiğini ifade etti. Tatar, çelişki içinde olanın Rum tarafı ve onlara destek verenler olduğunu belirterek, Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığına dikkat çekti.

Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, 3D'nin yanına kabloyla elektriğin de eklenmesini istemişti.

Tatar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 2021'de Cenevre'de gerçekleşen 5+BM toplantısında sunduğu önerilerle, Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde bir çözüm arayışı içinde olduğunu yineledi. Rum lider Nikos Anastasiadis’in bu önerileri dikkate almadığını ve 2017 Crans-Montana müzakerelerindeki pozisyonunu sürdürdüğünü hatırlatan Tatar, federal çözüm arayışlarına dönüşün mümkün olmadığını vurguladı.

Tatar, ayrıca BM Güvenlik Konseyi'ni kontrol eden ülkelerin, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünü tanımadıkları için çözümün önünde engel oluşturduklarını belirtti. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı KKTC’nin tanınması çağrılarını hatırlatan Tatar, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu ve uluslararası toplumun yaklaşımının, Kıbrıs meselesinin çözümünü zorlaştıran unsurlar olduğunu ifade etti.

Tatar, Kıbrıs’ta iki devletin varlığı gerçeğinden hareketle, bu iki devletin iş birliği yaparak iki halkın barış ve güven içinde bir uzlaşıya varmasının gerekli olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın açıklaması şöyle:

“Kıbrıs konusundaki yeni dönem politikalarımız doğrudur, haklıdır ve hiç kuşkusuz devam ettirilerek hedefe ulaştırılacak konumdadır. Hal böyleyken kendilerinin kafa karışıklığını, çelişkilerini bizim çelişkimiz varmış gibi yansıtmaya çalışanlar hatalıdır. Yaptıklarım ortadadır; seçimlerin ardından, 26 Ekim 2020’de BM Genel Sekreteri Sayın Guterrres Kıbrıs konusuyla ilgili bir mektup gönderdi ve resmi müzakerelere başlanabilmesi için Ada’daki iki taraf arasında ortak zemin olup olmadığını tespit etmek amacıyla bir gayrı resmi toplantı yapılmasını önerdi. Bu toplantı BM Genel Sekreteri Sayın Guterres’in önerisi doğrultusunda Kıbrıs Türk ve Rum tarafları ile Garantör Devletler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılımıyla gayrı resmi ‘5+BM’ formatında 27-29 Nisan 2021 tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yapıldı.

Ben söz konusu görüşmede 50 yılda federasyonun neden çözümü sağlamadığını gerekçeleri ile ortaya koydum sürdürülebilir bir çözüm için öncelikle Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ile eşit uluslararası statüsünün teyit edilmesi gerektiğini belirttim ve bugün hala ortada olan 6 maddelik şu önerilerimi sundum:

1. Resmi görüşmelere başlayabilmemiz için eşit uluslararası statümüzü ve egemen eşitliğimizi garanti altına alan bir BM Güvenlik Konseyi Kararı alınması gerektiği.

2. Bu yeni temelde iki Devlet’in işbirliği ilişkisine yönelik müzakereler başlayabileceği.

3. İki devletin ilişkileri ile mülkiyet, güvenlik, sınır düzenlemeleri ve AB’yle ilişkiler konularının resmi müzakerelerde ele alınması.

4. Müzakerelerin garantör ülkeler ve gerektiğinde gözlemci olarak AB tarafından desteklenebileceği.

5. Varılacak antlaşma kapsamında iki devletin birbirini tanıması gerekeceği.

6. Varılacak antlaşma ayrı ayrı referandumlara sunulması.

Bizim bu önerilerimize rağmen dönemin Rum lideri Nikos Anastasiadis BM Genel Sekreteri’nin önerisini dikkate almadı ve yeni fikirler beyan etmeden 2017 Temmuz ayında Crans-Montana’da ‘kaldığı’ yerden görüşmelere devam edilmesinde ısrar etti. Herkesin malumu olduğu üzere toplantı sonrasında BM Genel Sekreteri, taraflar arasında müzakerelere başlayabilmek için ‘ortak zeminin bulunamadığı’, ancak bu konuda çalışılmaya devam edileceğini açıkladı.

BM Genel Sekreteri Guterres, bu görüşmenin ardından 30 Kasım’da görev süresi dolan BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü (UNFICYP) Şefi Elizabeth Spehar’ın yerine, Kanadalı diplomat Colin Stewart’ı atadı. Sayın Stewart Kıbrıs’taki çalışmalarını sürdürürken ben 1 Temmuz ve 8 Temmuz 2022 tarihli iki mektupla BM Genel Sekreteri aracılığıyla Rum tarafına iki tarafı bir birine yaklaştıracak ve kazan-kazan felsefesiyle hazırladığımız işbirliği önerilerimizi ilettim.

Bu önerilerimizi iletirken de yine egemen eşitlik temelinde, hidrokarbon kaynakları, elektrik hatlarının entegre edilmesi, yenilenebilir enerji, su kaynakları, düzensiz göç ve kara mayınlarının temizlenmesi konularında işbirliği yapabileceğimizin altını çizdim. Rum tarafı bu önerilerimize de olumlu yaklaşım göstermedi. Yine herkesin malumu olduğu üzere bu yılın başında BM Genel Sekreteri Sayın Guterres, Sayın Holguin’i Kıbrıs’taki iki taraf arasında yeni ve resmi bir sürecin başlayabilmesi için ortak bir zemin olup olmadığını araştırmak üzere ‘şahsi temsilcisi’ olarak görevlendirdi.

Biz ve Türkiye federal çözüm arayışlarına asla dönüş olamayacağını vurgulayarak Sayın Holguin’in 6 aylık bir süre için sadece ve sadece ortak zemin olup olmadığını saptamak üzere görev yapmasına onay verdik. Bu süreç içinde Sayın Holguin’e daha önce Cenevre’de ortaya koyduğumuz görüşlerle, BM Genel Sekreteri üzerinden Rum tarafına da sunduğumuz önerilerde ısrarcı olduğumuzu, bu bağlamda Birleşmiş Milletler’den doğrudan ticaret, doğrudan uçuş ve dünya ile doğrudan temas konularında bize haklarımızı teslim etmesini beklediğimizi, bunları egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyidi yönümde atılmış ilk adım olarak kabul ederek esas hedefimiz olan ve Kıbrıs’taki iki Devlet’in işbirliğini öngören bir uzlaşıya varılması için resmi görüşmelere başlayabileceğimizi izah ettik. Sayın Holguin görüşlerimizi not etti ancak bu yönde bir ilerleme sağlanamadı. Rum tarafı bilinen görüşlerinden, yani bizi 1974 öncesine götürme, azınlık durumuna düşürme anlayışından, federal çözüm görüşmelerini bizim mücadelemizi sekteye uğratmak için kullanma taktiğinden vazgeçmedi.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar