
Ertuğruloğlu: Cenevre'ye gitmeye gerek yoktu, yeni bir toplantıya da gerek yok!
26 Mart 2025
Güncelleme: 26 Mart 2025
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Cenevre'deki toplantının Lefkoşa'da Ledra Palas’ta yapılabileceğini hatta Genel Sekreterin de gelmesine gerek olmadığını söyledi. Ertuğruloğlu, üç ay sonra toplantı kararına da gerek olmadığını dile getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen Stratcom Public Forum, “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” temasıyla Lefkoşa Concorde Otel’de yapıldı.
Etkinliğin açılışında TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu konuşma yaptı.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu açılışta yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletlerin (BM) uluslararası camiada sorun çözen değil, tam tersine sorun yaratan bir yapıda olduğunu ifade ederek bunun yıllardır kanıtlanmış bir özellik olduğunu dile getirdi.
Tahsin Ertuğruloğlu yıllar önce İngiliz bir diplomatla tartışırken diplomatın kendisine “Sevgili dostum, sana uluslararası politikada adalet diye bir şey olduğunu kim söyledi?” dediğini aktararak, “Bunu söyleyen kişi İngiltere'nin bir diplomatı, o dönem Kıbrıs Özel Temsilcisi, ileriki yıllarda da İngiltere'nin New York'ta, BM'deki daimî temsilcisi oldu. İngiltere kim? BM Güvenlik Konseyi'nin veto sahibi beş daimî üyesinden biri.” ifadesini kullandı.
Adalet diye bir olgu bilmeyen ülkelerin BM Güvenlik Konseyi’nin veto sahibi beş daimî üyesi olmasının aslında olayı özetlediğini belirten Ertuğruloğlu, Kıbrıs, Filistin, Bosna Hersek gibi ülkelerde BM askerlerinin önünde katliamların yaşandığını söyledi.
Ertuğruloğlu, BM Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı Kıbrıs’a Barış Gücü askerinin gönderilmesi kararının Mart 1964’de geçirilirken “Government of Cyprus” gibi yanlış bir ifade kullanarak geçirildiğini kaydederek, şöyle konuştu:
“‘Government of Cyprus’ denebilecek yasal bir hükümetin ortada olmadığı unutularak, bu hükümet adaya barış gücü askerlerinin gelmesine onay vermiştir argümanını kullanarak bu kararı geçirdiler. Bu ifadeye itiraz eden Türk tarafı, Anavatan Türkiye ve Denktaş Bey İngilizlerin şu cevabıyla karşılaştı. ‘Kelimelerle oynamayalım. Adada ölen insanlar sizin insanınızdır. Bir an önce asker gitsin, bu kanın durdurulmasını sağlayalım.’ Bu gerekçeyle bu karar geçti.”
Türkiye ve Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın bu kararın geçmesine izin verdikleri için zaman zaman eleştirildiklerini de anımsatan Ertuğruloğlu, bunu siyasi cehalet olarak yorumladığını, çünkü bu kararın geçmesini engelleyebilmek için BM Güvenlik Konseyi'nin veto hakkı bulunan 5 daimî üyesinden biri olunması gerektiğini söyledi.
Ertuğruloğlu, Güvenlik Konseyi’nde beş daimî üyeye ilaveten on tane de geçici üye bulunduğunu ama bu on üyenin veto hakları olmadığına dikkat çekerek, Türkiye’nin o süreçte geçici on üyeden biri bile olmadığını kaydetti.
Barış Gücü askerlerinin adaya akan kanı durdurmak için gönderildiğini ancak Barış Gücü askerinin adada bulunduğu dönemde katliam ve zulümlerin yaşandığını vurgulayan Ertuğruloğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin caydırıcı bir gücü olduğunu ve adaya onların barışı getirdiğini, BM Güvenlik Konseyi kararlarının ise Kıbrıs Türkü'ne yapılan haksızlığın, ayrımcılığın özünü oluşturduğunu dile getirdi.
Tahsin Ertuğruloğlu, bugün Kıbrıs Türk halkının haklı davasının savunulmasında karşısında olanların BM Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs'la ilgili aldığı kararları gerekçe gösterip, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması engellediklerinin altını çizdi.
“BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN KIBRIS’LA İLGİLİ ALDIĞI HİÇBİR KARAR BAĞLAYICI DEĞİLDİR… TAVSİYE NİTELİĞİNDEDİR”
Bu kararların “bağlayıcı kararlar” olduklarını savunduklarını söyleyen Ertuğruloğlu, “BM Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs'la ilgili aldığı hiçbir karar bağlayıcı değildir. BM anayasasının altıncı başlığı altında alınmıştır. Tavsiye niteliklidir.” şeklinde konuştu.
KKTC’yi Türkiye’nin tanıdığını ve BM’nin Türkiye'ye bu politikasından dolayı bir ceza uyguladığına dair bir eleştiri duyulmadığını söyleyen Ertuğruloğlu, bu konuda herhangi bir ceza getiremeyeceğini de işaret etti.
Sadece Türkiye’nin değil, Amerika’nın da Güvenlik Konseyi’nin kararlarının dışında hareket edebildiğini ifade eden Ertuğruloğlu, bu durumun BM’in sorun çözmede ne kadar başarısız bir örgüt olduğunu kendi başına kanıtlar nitelikte olduğunu belirtti.
Konuşmasında, Amerika’da eğitimi sırasında bir hocasının kendisine “Biz Amerika Birleşik Devletleri'yiz. Bizim düşmana ihtiyacımız var. Düşman kalmazsa yaratırız.” dediğini de anımsatan Ertuğruloğlu, Amerika’nın da BM Güvenlik Konseyi bir diğer daimî üyesi olduğunu yineleyerek, “Şimdi sorun yaratmakla meşgul bir yapının dünyaya barış, istikrar ve huzur getirmesi beklentisi içerisinde olan bir uluslararası camia var. TC Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok haklı bir şekilde belirttiği dünya beşten büyüktür. Ama maalesef dünya henüz bunun farkına varmış değil.” dedi.
Ertuğruloğlu, T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın başlattığı stratejik iletişim bilgilendirme sürecini işaret ederek, bu sürecin “belki dünyayı uyandırarak dünyanın gerçekten beşten büyük olduğu gerçeğinin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.” ifadesine yer verdi.
Cenevre konusunda da değerlendirmelerde bulunan Ertuğruloğlu, bu konuda söyleyecek pek bir malzeme olmadığını da söyledi.
“BM GENEL SEKRETERİ GUTERRES İYİ NİYETLİ, DÜZGÜN, DÜRÜST BİR KİŞİ “
Bu süreçte BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in gerçekten iyi niyetli, düzgün, dürüst bir kişi olduğunun altını çizen Ertuğruloğlu, “Genel Sekreterin büyük bir dezavantajı var. BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimî üyesinin en üst düzey bürokratıdır ve o Güvenlik Konseyi’nin kararları dışında hareket etme serbestliğine sahip değildir.” dedi.
Ertuğruloğlu, Genel Sekreter’in 2021 yılında başarısızlıkla sonuçlanan Cenevre'deki toplantıyı kapatırken birkaç ay sonra yeni bir toplantı için çağrıda bulunacağını söylediğini ancak o toplantıyı hiç toparlayamadığına işaret etti.
Genel Sekreter Guterres’in tarafların tekrar toplanması halinde bir netice alınamayacağını bildiğini belirterek, “BM'nin şu gerçekle karşı karşıya gelme olasılığı yüksek. Kıbrıs konusunda defteri kapatma ve yeni bir sayfa açma. Bunu da yapmaktan kaçındığı için kişisel temsilci atadı.” şeklinde konuştu.
Ertuğruloğlu, kişisel temsilcinin taraflar arasında ortak zemin konusunu altı ay boyunca herkesle temasa geçerek, araştırdığını ve sonuçta Genel Sekretere rapor verdiğini vurgulayarak, “’Ortak zemin yoktur’ dedi. Genel Sekreter de düzgün ve dürüst bir kişi olduğu için Güvenlik Konseyi'ne ortak zemin olmadığına dair rapor sundu.” ifadesine yer verdi.
Her iki taraf arasında ortak zemin bulunmamasına rağmen Cenevre’de bu toplantının yapılması kararı alındığına dikkat çeken Ertuğruloğlu, bu kararı eleştirdiğini çünkü işin gerçeğinin bu olduğunu söyledi.
Toplantıda yer aldığını ve işin içinde olduğunu aktaran Ertuğruloğlu, Rum tarafının kendisinin toplantıda olmasına itiraz ettiğini ve dışarı çıkmasını istediklerini de söyleyerek, 2021’e kadar olan müzakere süreçlerinde bu müzakere süreçlerinin toplumlar arası görüşmeler diye nitelendirildiğini dolayısıyla tarafların dışişleri bakanlarının masada oturması hükümetlerin varlığını ortaya koyar diye dışişleri bakanlarının hep dışarıda kaldığını hatırlattı.
Ertuğruloğlu, kendisinin Denktaş’la BM heyetiyle yapılan görüşmelere giderken onun yanında oturduğunu belirterek, “Ama Rumlarla beraber toplanıldığında ben de Rum Dışişleri Bakanı da dışarıda kaldı. 2021'deki, bizim iki egemen eşit devlet politikasını ön plana çıkardığımız yıldır. 2021 Cenevre’de ben toplantı odasında yer aldım.” dedi.
Toplantıda yer almasını görüşmelerin artık toplumlar arası değil, egemen eşit devletlerin varlığı temelinde sürdürülmesi gereken temaslar olarak görmelerinden olduğunu işaret eden Ertuğruloğlu, son toplantıda Rum tarafının kendisinin odada bulunmasından ötürü şikâyet ettiğini ve bu nedenle toplantının bir süre de ertelendiğini ancak 2021'deki toplantının görüntülerini izledikleri zaman Rum tarafının kendisinin toplantıya katılasını kabul ettiklerini söyledi.
Cenevre’ye yaklaşık 50 kişilik bir ekiple gittiklerini ve Rum tarafından da yaklaşık o kadar kişinin gittiğini dile getiren Ertuğruloğlu, “Bu kadar insan gidiyor, bütün partiler gidiyor. BM Genel Sekreteri orada. Garantör ülkeler orada, dışişleri bakanlarıyla, bizim cumhurbaşkanı orada, Rum'un cumhurbaşkanı orada, demek ki önemli bir süreç başlıyor gibi bir algının oluşmasına sebep oldular.” şeklinde konuştu.
Rum tarafının kendilerine açık açık “egemenliğimi ilgilendiren hiçbir konuyu sizinle konuşmayacağız.” dediğini ifade eden Ertuğruloğlu, “Bu çok önemli bir cümledir. 2-3 defa tekrarlandı. Bunun en basit anlamı, ‘Ben devletim, egemenim. Senin egemenlikle alakan yok. Sen toplumsun. Benim toplumumsun.’ Ve bu toplantıyı Rum devletle toplumu arasında güven artırıcı önlemler boyutuna indirgedi.” dedi.
Ertuğruloğlu, Rumlarla iyi niyete yönelik görüşmelerin yapılmasına itirazları olmadığını ancak halka farklı bir algı yansıtıldığını belirterek, bu temasların ileride Kıbrıs konusunda kapsamlı müzakerelerin başlamasına zemin yaratacağı ümidi ifade edilerek Birleşmiş Milletler'in bu son oyununa prim verilmeye çalışıldığını söyledi.
“CENEVRE’YE GİTMEYE GEREK YOKTU”
Bu toplantı için Cenevre'ye gitmeye gereği olmadığını da işaret eden Ertuğruloğlu, toplantının Lefkoşa'da Ledra Palas’ta yapılabileceğini hatta Genel Sekreterin de gelmesine gerek olmadığını, adadaki Barış Misyonu Şefi olduğunu kaydetti.
Ledra Palas’ta bir araya gelerek, güveni artırıcı önlemleri konuşabileceklerini ifade eden Ertuğruloğlu, “Bu kadar bir senaryo oynamaya hiç de gerek yoktu.” Şeklinde konuştu.
Ertuğruloğlu üç ay sonra aynı formatta yine toplanma kararı alındığını ancak buna gerek olmadığını dile getirerek, “Bu oyunun Güvenlik Konseyi'nin baskısıyla olduğunu eminim. Çünkü kendi başına Genel Sekreter böyle bir şey yapmaz. Mümkün değil. Mantığı yok.” dedi.
“Gidilecekse gidilecek.” diyen Ertuğruloğlu, “Ama şu soruyu sormak en doğal hakkımızdır. O devlet olarak algılanmaya devam edecek. Biz onun toplumu diye algılanmaya devam edeceğiz. Bizim üzerimizde ambargolar uygulatmaya devam edecek ve biz onlarla Cenevre’de yine büyük bir katılımla güven artırıcı önlemleri konuşacağız. Bu olay bana göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daim üyesinin bizleri oyalama taktiğinden başka bir şey değil.” ifadelerine yer verdi.
Tüm bunların zaman kazanma ve Türk tarafının bu politikadan cayması adına yapıldığını kaydeden Ertuğruloğlu, bunların “ayak oyunları” olduğunu kaydetti.
Kıbrıs sorununun çözümünden bahsedilmek isteniyorsa öncelikle sorunun tarifini iyi yapmak gerektiğini aktaran Ertuğruloğlu, “Ben açık açık diyorum ki Kıbrıs sorunu dediğiniz sorun, Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti devleti ve hükümeti olarak kabul görmesinden başka bir şey değil” dedi.
Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorunun çözümünün Rum tarafının “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak kabulünün ortadan kaldırılması ve güneydeki devletin salt bir Rum devleti olduğu gerçeğinin kabul görmesi olduğunu vurgulayarak, “Sorunu bu şekilde görmüyorsanız o zaman sorunu Rum'un tarif ettiği gibi görüyorsunuz demektir.” İfadesini kullandı.
Dünya Rum’a sen “Kıbrıs Cumhuriyeti” devletisin dediği sürece sorunun bu şekilde devam edeceğini vurgulayan Ertuğruloğlu, “Rum'la biz 60 sene değil, 600 sene de görüşsek, dünya kendisine sen Kıbrıs Cumhuriyeti'sin dediği sürece bizim Rumlarla müzakere ederek Kıbrıs sorununu çözme diye bir olasılığımız yoktur. Siyasiler bunu açık açık Kıbrıs Türk halkına söylemek mecburiyetidir.” dedi.
Çözümün iki komşu devlet olarak yola devam etmek olduğunu söyleyen Ertuğruloğlu, “Evimizi düzenlemek mecburiyetindeyiz. Çok daha mutlu bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yaratmak mecburiyetindeyiz. Bu mücadelemizde ne BM’den ne de Avrupa Birliği'nden medet ummayın.” ifadelerine yer verdi.
Ertuğruloğlu, Avrupa Birliği’nin ısrarla görüşmelere gözlemci olarak gelmeye çalıştığını ve bunun art niyetli bir yaklaşım olduğunu söyleyerek, “Avrupa Birliği dediğiniz Rum'un ve Yunanistan'ın üye olduğu Rum yanlısı bir birliktir artık. Rum da Yunan da masada otururken Avrupa Birliği'nin o masada ne işi var? Aslında İngiliz Bakanı da o masada oturdu. Her ağzını açtığında Rumları Yunanlıları destekledi. Yani biz herkesle konuşmaya hazır olalım. Kimseye küstük biz artık konuşmuyoruz demeyelim. Ama konuşurken kırmızı çizgilerinizden asla geri adım atmama kararlılığıyla konuşalım.” dedi.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.
Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar