Ramazan Özel: Ahirete İman

Yüce dinimizin en önemli inanç esaslarından bir tanesi ahirete imandır. Aslında bu inanç bütün ilahi dinlerde ortaktır. Ancak şekil ve anlayış farklılıkları vardır. Dinimiz ve Kur’an-ı Kerimde ahirete iman ve bu inancın etkileri üzerinde ısrarla durulur. Allah’a imandan sonra ahirete inanç gelir. İnsanlar gündelik hayatlarında ve dini vecibelerini yerine getirmede ahirete imanlarının şekline göre hareket ederler. Bu iman, kişiyi aynı zamanda sorumlu kılan ona sorumluluklarını hatırlatarak bu dünyada yapıp ettiklerinin ileri de sevap veya günah olarak karşılarına çıkacağı, sonuçta da mükafat veya ceza görecekleri sonucuna götürür. 

Kur’an-ı Kerimde mümin olanlar anlatılırken “(Onlar,) sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler ve ahirete de onlar kesin olarak inanırlar.” (Bakara suresi 4) böylece ahirete kesin iman, mümin olmanın asli unsurlarından biri olarak karşımızda durmaktadır. Ölüm herkesin kabul etmek zorunda olduğu bir durumdur. Ölümden bir hayatın olup olmadığı hususu birçok insanı meşgul etmekte, ölümün ebedi bir yok oluş inancı hem insanları korkutmakta hem de bu dünyadaki sorumluluklarından kaçınmalarına sebep olmaktadır.  

Kur’an-ı Kerim de Allah-u Teala “Her canlı ölümü tadacaktır. Şüphesiz kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.” buyurarak öldükten sonra bir hayatın olduğu ve bu hayat için hazırlıklı olunması öğütlenmektedir. Ahirette kurtuluşun yolu ise Allah’ın emirlerine sıkı sarılmak, ibadetlerimizi yerine getirmek, herkesin hak ve hukukuna saygılı olmak, yoksul ve güçsüzleri görüp gözetmek, yalandan, hileden, ahlaksızlıktan kaçınmak gibi hasletlerle kazanılacağını söyleyebiliriz. Kısaca Ayet-i kerime de zikredilen “kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal Suresi 7-8) ayeti bize yolumuzu göstermektedir. 

İçinde bulunduğumuz toplum şartlarında yaşanılan birçok olumsuzluğun, haksızlığın temelde ahirete imanda bulunan zayıflığın veya inanmamanın sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Kişi yaptıklarının sonucunu mutlaka göreceği inanından yoksun olunca kanundan veya polisten kaçacağını düşündüğü ortamlarda suç ve kötülükleri işleyebilmektedir. Halbuki ahiret inancı onu frenlemekte, yanlış yapmaktan alıkoymaktadır. İnanan insan da ibadet ve kulluğunu, iyilik ve güzellikleri, hiç kimsenin görmediği yerlerde bile eksiksiz yaparak Allah’ın rızasını kazanmaya ve Ahiret hayatı için hazırlık yapmaya çalışmaktadır.  

Bizler Müslüman insanlar olarak bir yandan içinde yaşadığımız bu dünyayı mamur etmeye çalışmalı, bir yandan da ahiretimi kazanmak için gayret etmeliyiz. Yaptığımız işleri Allah’ın rızasına erişme yolunda birer vesile dinmeliyiz.

Bir Ayet 

“Allah’a ve resulüne itaat eden, Allah’a itaatsizlikten korkan, O’na saygısızlıktan korunanlar var ya, işte asıl kazananlar bunlardır.” 

Bir Hadis 

“Her kim ruhsatsız ve hasta olmadığı halde Ramazan’da oruç tutmazsa tüm seneyi oruçlu geçirse dahi onun sevabını kazanamaz”