Ramazan özel: Takva nedir?

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün” (Ali İmran-102)

Takva; kelime olarak, korunmak ve sakınmak anlamındadır. Dini bir terim olarak kişinin itaatte bulunarak nefsini Allah’ın c.c. korumasına bırakması ve bu suretle dünya ve ahirette zarar ve elem verecek şeylerden kendini korumasıdır. Bu haslete sahip olan kimselere de Müttaki denir.

             Bu kabiliyet insannın; kendini Allah’ın c.c. rahmet ve korumasını kaybetme korkusuyla, emir ve yasaklara uymak hususunda titizlik göstermesine, yaşantısının her safhasında ölçülü ve tutarlı olmasına vesile olur. Bu sayede Allah’ın c.c. himayesine girerek maddi manevi mükafatlara ulaşmakla birlikte, azabından korunma sonucunu ortaya çıkarır.

            Yüce Rabbimiz, Hucurat Suresi 13. ayetinde, kişinin Allah c.c. katındaki değer ölçüsünün takva sahibi olmaktan geçtiğini beyan etmektedir. Sahip olunan böyle bir özellik; bu dünya hayatında Yüce Yaratıcının razı olacağı iyi bir kul, Peygamberin s.a.s. memnun olacağı bir ümmet, insanların da hoşnut olacakları bir birey olmaya vesile olur.

            Bir gün, Peygamber Efendimize, en faziletli insanın kim olduğu sorulunca Sevgili Peygamberimiz, O kişinin, kalbi mahmüm (pak) ve dili doğru sözlü kimse olduğunu söylediler. Etrafındakiler, dili doğru sözlü kimseler ifadesini anladıklarını ama “Kalbi Mahmüm” ifadesinin ne demek olduğunu bilmediklerini söyleyince, Efendimiz s.a.s., “O, Allah'tan korkan, takva sahibi tertemiz kalptir, içinde günah yoktur, zulüm yoktur, kin yoktur, hased yoktur" buyurdular.

Takvanın nasıl olması gerektiği ile ilgili bir örneklendirmeyi de Sahabenin ileri gelenlerinden olan Übey bin Ka’b r.a. den öğreniyoruz. O takva konusunu kendisine soran arkadaşına: “Dikenli yolda yürürken elbisene ve vücuduna dikenlerin isabet etmemesi için nasıl gayret ve titizlik gösteriyorsan o dikkat ve titizliğin aynısını helaller ve haramlar noktasında da göstermendir.” diyerek aslında soruyu soranın şahsında bizlere, takvanın dünya hayatındaki imtihanımızda ne kadar önemli ve ne kadar gerekli olduğunu öğretmektedir.

            Kur’an-ı Kerim ve Hadislerden öğrendiğimize göre inanan ve iyi olan kimseler Rabbin rızasına kavuşacak ve kurtuluşa ereceklerdir.  Bu nedenle Takva, Mümin kimse için en önemli azık ve bu hayatta en büyük hedefimiz olan Rabbimizin rızasına ve hayal kursak hayalimizin bile yetişemeyeceği güzelliklerin bulunduğu Cennete kavuşmamızda en önemli yardımcıdır.

Takva sahibi olan kimseler gayba inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verilen mallardan Allah c.c. yolunda, O’nun rızasını kazanmak için varlık halinde de yokluk halinde de harcama yaparlar. Yaptıkları iyiliklerin bir mükafatı olduğunu ve iyiliklerinin boşa gitmeyeceğini, zerre miktarı kötülüğün de eğer tevbe edip pişmanlık duyulmaz ise amel defterinde kayıtlı olduğunu hesap günü karşılarına çıkacağını bilirler. Onları bu güzel davranışlarından ve iyi kulluklarından uzaklaştırmak için harekete geçen şeytan tarafından bir saldırıya maruz kaldıklarında da Allah’ın c.c. emir ve yasaklarını hatırlayıp hemen gerçeği görürler.

İmam Malik r.a., Takva sahibi kimselerin bir kısım alametlerinin bulunduğunu ve bunlar sayesinde kendilerinin bilinebileceğini anlatırken şu vasıflardan da bahseder: Onlar İhtilaf halinde verilen hükme razı olurlar, nimetlere şükrederler, belalara sabrederler, dillerinden doğru söz çıkar, Kuran'ın ahkamını kendilerine yol yaparlar. Kendilerinden her daim iyi ve güzel işler görülür. Tüm bunlar bir kişinin takva sahibi olduğunun alametidir.

İşte cennet böyle kimselerin mükafatıdır. Allah c.c., gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, hayal kursalar hayallerinin bile yetişemeyeceği güzellikleri onlar için hazırlamıştır.

Yüce Rabbimizden niyazımız, bu üstün vasfa sahip kimselerden olmak ve iman ile huzur-u ilahiye varmak olsun. İnşallah……

Bir Ayet

“(O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır. İşte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandırır.

(Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir.” (Nahl Suresi-31-32.)

Bir Hadis

“Allah’ım senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum”